Doğadan Çaldığımız Yeter / Artık Doğa İçin Çalalım!

23 Mart 2009 Pazartesi

DOĞUMDA İLK ÇÖZÜM; NORMAL DOĞUM OLMALI


(Bu yazıyı AHUNAME gazetemizin NİSAN 2009 sayısında ayrıca okuyabilirsiniz.)

Ahu Hetman Hastanesi olarak gebeliğini izlediğimiz hastaların, daha gebeliğin ilk aylarında en sık sordukları soru; “Doğumum nasıl olacak? Normal doğum yapabilecek miyim?” şeklindedir.

Bu sorunun yanıtı açık ve nettir; elbette / öncelikle NORMAL SPONTAN VAGİNAL DOĞUM hedefimizdir.

Hastaların inanışı; gebeliğin başında SEZARYEN riski varsa, bunun hemen anlaşılacağı, ilk baştan doğum şeklinin belirlenebileceği yönündedir.


Bu doğru değildir. Sezaryen riskinden ilk başta söz edebilmek gerçekci olamaz. Başvurulan referans hastanelere göre farklılık gösterse de her şeye karşın oluşabilecek Sezaryen riski istatistiksel olarak %15-25 arasındadır.

Eğer boyunuz 1,50 cm. den az ve gelen bebek 3-3,5 kg dan fazla ise sezaryen ile doğum riski, BAŞ – LEĞEN KEMİĞİ UYUŞMAZLIĞI nedeni ile artmıştır.

Eğer son 1-2 haftaya gelindiğinde bile bebek ters geliyorsa, yani MAKAT GELİŞİ varsa, tabii ki sezaryen riskiniz artmıştır. Elektif (seçici) olarak size sezaryen tabii ki önerilecektir.

Eğer ilk aylarda şüphelenilen bir durum son aylarda da kesinlik kazanmışsa; PLACENTA DOĞUM KANALINI TÜMÜ İLE KAPATMIŞ ise, sizin için en iyi seçim sezaryen olacaktır.

Eğer çoğul (ikiz, üçüz gibi) gebeliğiniz var ve doğum konusunda bebeklerin en az travmaya maruz kalmaları planlanıyorsa, tabii ki sezaryen tercih edilebilecektir.

Eğer erken doğum nedeni ile başvurmuş, doğum engellenememiş ve bebek daha 32. – 34. haftalarda önlenemez şekilde geliyorsa, doğum doktorunuz ve çocuk uzmanının tercihi acil sezaryen olabilecektir…

Eğer önceden sezaryen geçirmiş iseniz, sezaryen sonrası normal doğum şansınız ve riskleriniz size anlatılacak; belki de büyük olasalıkla sezaryen tercih edilecektir.

Eğer annenin genital bölgesinde doğumu engelleyen aktif bir herpes enfeksiyonu varsa, vaginal doğum tercih edilmeyecektir.

“Anne isteği ile sezaryen” günümüzde bizlerin de sıkıntı çektiği yeni bir eğilimdir. Bunda kadın-doğum uzmanlarının yanlış yönlendirmeleri olabilirse de, iyi bir gebelik öncesi eğitim bunun önünü kesebilecektir. Tüp bebekle elde edilen gebeliğe verilen aşırı titizlenme, sonuçta o merkezlerin yönlendirmeleri ile de “anne isteği ile sezaryen”e dönüşebilmektedir. Ya da 35 yaş üzeri ilk gebeliklerde, bir daha gebeliğin elde edilmesinin güçlüğü söz konusu edilerek “anne isteği” yaratılabilmektedir. Hasta Hakları yönünden bakıldığında elbette anne adayının böyle bir istekte bulunma hakkı vardır. Ama tek koşulla; gebelik öncesi doğru ve bilimsel bilgi desteği verilmek koşulu ile.



Biz AHU HETMAN doğum ekibi olarak %28 dolayında önceden sezaryen geçirmiş hasta ile karşılaşmaktayız. Bu grup hastayı, sezaryen sonrası normal doğum denemenin risklerini anlatarak, çoğu zaman elektif (planlı) sezaryene almaktayız. Geri kalan gebelerimizin yarısına yakını normal doğum gerçekleştirmekte; doğum eylemi sırasında tıbbi endikasyonlar oluşuyorsa sezaryen[1] ile doğum yapmaktadır.

Her doğum eylemi, anne adayının üstleneceği tatlı bir telaş ve belki de ilk kez tanışacağı bir ağrı kürü ile mutlaka denenmeli ve doğum eyleminin bizi götürdüğü yerde; sıkıntı çekmeden dünyaya getirilecek bir bebeğin karşılanma biçimi yaşanmalıdır.

Bu şölene sizleri de bekleriz.





___________________________




[1] Sezaryen kararı en sık doğum eylemi başladıktan sonra doğumun ilerlememesi ve fetusa ait problem geliştiği durumlarda verilmektedir.





_____

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder